Her şeyden önce efsane bir maç izledik. Her iki takım da 2 defa geriye düştü ama Rize sonucu iyi bitirdi.
Maçtan önce kadrolar açıklandığında orta sahada Selçuk-Sneijder, kanatlarda Yasin-Podolski ileride Umut-Burak 6lısını gördüğümüzde ilk aklıma gelen orta sahayı nasıl tutacağız sorusu oldu. Benfica maçında skor 1-1 iken rakibin iki stoperi de sarı kart görmüşken çift santrafora dönmemiz gerektiğini savunmuştum. Zira bu takıma "Ben buraya kazanmaya geldim" mesajı verecekti. Nitekim stoperlerden biri de ikinci sarıdan atıldı, fakat maç için çok geçti. Ancak Türkiye'de herhangi bir deplasmana giderken 4-2-4 ile çıkmak hele hele elindeki santrafor oynayabilecek 3 oyuncuyu da (Burak-Umut-Podolski) sahaya sürmek işler iyi gitmediği zaman elinizden hamle imkanını alır. Üstelik takım ŞL yorgunu ve orta sahayı Sneijder-Selçuk ile tutmaya çalışırken kadro bizim aleyhimize handikapa dönüştü. Çünkü orta saha oynayan Selçuk tamamen defansif görev alsa %60'a %40lık bir defansif katkı verir. Sneijder'de ise bu oran %40'a 60 olur. Bu dizilişte tek yapılabilecek tek oyun yüksek pas istatistiği yakalayıp hücumdan boş dönmemekti.
Maça iyi başladık aslında, Sneijder hemen golü atınca gereken oyun da geldi. Topu tutan ve ilerideki pas çevirmeleriyle Sneijder'e şut pozisyonu yaratan bir Galatasaray vardı. Ancak çift santraforla çıktığınız maçta tek gol silahınız uzaktan gelen şutlar ise santraforlarınızın performansı tartışmaya açık oluyor elbette.
Selçuk sakatlandığında maç 0-0 olsaydı muhtemelen Bilal girerdi ancak oyunu Sneijder üzerinden kuruyorken biraz daha defansif sorumluluğunu azaltmak adına Rodriguez oyuna girdi. Bu andan itibaren de -Rodirguez'in de maça adapte olamamasıyla- oyun kontrolünü kaybettik ve ilk golü yedik. Sneijder zaman zaman stoperlerin arasına girip oyun kurmaya çalıştı. Üstüne Hakan da sakatlanıp Semih'in de oyuna ısınamamasından kaynaklı gelen hatalarla ikinci golü yedik. Aslında oyunu kaybedince goller de geleceğini belli etti. Topu ileri taşırken kanatların kenarlara açılması ve bek desteği iyiydi ancak Umut ya da Burak'ın Sneijder'e pas opsiyonu yaratması gerekiyordu, bunu başaramadık. Oyunu kaybedince Rize ataklarını savunmak zorunda kalması da erken yorulmasına neden oldu. Sneijder'in dönemediği yerlerde Umut'u defansa katkı verirken gördük, stoperlerin arasında kademeye girdiği anlar oldu. Böyle olunca da koşacağı 80m.den sonra pas istasyonu oluşturması da mümkün olmadı.
İkinci yarının başı da aslında ilk yarı gibi başladı. Sneijder'in dinlenmesi, Podolski'nin yerine (sola) geçmesi, Rodriguez'in oyuna katkı vermeye başlamasıyla tekrar oyun hakimiyetini aldık. Topu tuttuğumuz 10 dakikada da 2 gol bulduk. Bu dakikalarda topla oynama oranımız da %70lere çıkmıştı.
Ancak kronik Galatasaray hastalığı tekrar baş gösterdi ve öne geçtikten sonra takım yine yaslanmaya başladı. Bu direktifi Hamza Hoca mı veriyor yoksa oyuncular mı bu insiyatifi kullanıyor bilemiyorum ama birilerinin bu takımın defans yapmayı bilmediğini söylemesi lazım. Bu sezon defansif oynadığımız hiçbir dakika setinden başarılı ayrılamadık.
Rize takımının yaptığı değişiklikleri çok takip edemedim ama golden sonra Galatasaray'ın yaslanması ya da rehaveti ya da dinlenme isteği oyunu tekrar Rize'ye verdi. Oyunu kaybettikten sonra da tekrar ele alabilmemiz iyice güçleşti çünkü takım rotasyon yapmadığı için hem takım olarak hem de tek oyun kurucu Sneijder yoruldu. Yapılması gereken onu rahatlatmak için orta sahayı 3lemekti ama Semih'in de sakatlığı ile bu opsiyon da kalmadı. Üstelik Denayer'in de maça ısınması gereken sürede 2 gol gördük ve maç bitti.
Maçı izlediğim yabancı linkte canlı bahis oranları veriliyordu ve 86. dakikalarda Rize'nin galibiyet oranı 270lere gelmişti ve Rize burdan maçı çevirdi. Kweuke'nin golü biraz da göstere göstere geldi zira oyunu ve tempoyu tamamen kaybetmiştik. Son dakikada Podolski ve Sneijder'in birbiriyle yaptıkları pas kalitelerine yakışmıyordu ama aslında o paslar yorgunluğun belirtisiydi. O topta geri dönemeyince de Rize hızlı çıkınca 4. golü yedik.
Başta da dediğim gibi oyun anlamında dönemsel ama skor anlamında zevkli bir maç izledik. Yorgun takımla ofansif bir kadroyla sahaya çıkıp maçı erken bitirerek pas oyunu oynamak kabul edilebilir bir stratejiydi ancak sakatlıklar hamle şansı bırakmadı. Bu sebeple Podolski'nin Burak'ın yanına kırıldığı Umut'un yerine de kanat-orta saha özellikli Emre ya da yine Benfica maçındaki gibi Denayer-Sabri sağ kanadıyla çıkılması gerekliydi. Pereira'ya 4-2-4 dersi verme denemesi gibi bir ilk 11 başarısız oldu.
Maçı kazansaydı Hamza Hoca kazanmış olacaktı doğal olarak da kaybedince de onun hanesine yazılır. Takımın yorgunluğunu erken bitirmeyle çözmeye çalışması -talihsiz sakatlıklar bir yana- yorgunluklardan kaynaklı form düşüklükleriyle ters tepti. Bireysel olarak bakacak olursak, Umut'un hücum etkinliği yokken stoperlerin arasında kademeye gelmesi kırmızı kartla sonuçlandı. Halbuki orta sahaya oyuncu -hatta bu Jem Karacan olmalıydı- takviyesiyle defans kademesi daha bilen oyuncularla kurulmalıydı. Burak sakatlıktan sonra hala dönemedi, Gençler ve Es-Es maçlarında skor katkısı var ancak oyun içinde yok. Sabri'nin Benfica karşısında arkasında Denayer ile oynamasını destekledim ancak maç içersinde sol açık, orta saha ve sağ bek oynadı, bu maçta da yorgunluk formuna yansıdı çok kötüydü. Chedjou da benzer şekilde yorgunluktan yaptığı hatalardan birinde elle oynamadan sarı kart gördü diğerinde golü yedirtti. Yediğimiz 2. golde de ofsaytı bozan oyuncuydu. Selçuk ve Hakan'ın sakatlıkları da yine zeminle birlikte yorgunluktan kaynaklandı. Yasin'deki düşüşün ise tarifi yok. Yedek kaldıkça hırslanıp ilk 11'i alan oyuncuydu geçen sezon ama bu sene o hırsı yok ve performansı yerlerde.
Özetle; Galatasaray oyun oynamak istediği ve oynadığı anlarda golü buldu topu rakibe teslim ettiğinde de golü yedi. Sezon boyunca tekrar eden bu durum bu maça da sirayet etti.
Edit: Sertaç Argat kardeşim twitterdan söyledi, Benfica maçında stoperler kart görmemiş üstelik hücumcu Gaitan atılmış. Ben maçı izlerken öyle algıladığım ve öyle aklımda kaldığı için kontrol etmeden yazdım. Düzeltme yapmıyorum zira mantığı anladınız siz.
Edit: Sertaç Argat kardeşim twitterdan söyledi, Benfica maçında stoperler kart görmemiş üstelik hücumcu Gaitan atılmış. Ben maçı izlerken öyle algıladığım ve öyle aklımda kaldığı için kontrol etmeden yazdım. Düzeltme yapmıyorum zira mantığı anladınız siz.