16 Nisan 2018 Pazartesi

En Az Kötü Oynayan Şampiyon Olur


Bir maçtan daha fazlasıydı dün akşamki Galatasaray-Başakşehir FK maçı. Neyse ki 2-0 kazandık ve tekrar şampiyonluk yarışında bir adım öne geçtik. Kim daha az kötü oynarsa onun şampiyon olacağı bir yarışta bundan sonra ipler bizim elimizde. 

Fatih Hoca'nın Denayer-Maicon ve Selçuk-Donk değişikliklerini bekliyordum. İç sahada tempolu ve istekli oynayan ama aynı zamanda arkada derin boşluklar bırakan bir Galatasaray var ve ligin kontra-atağa en organize çıkan, taktiksel analizi çok iyi yapan Abdullah Avcı'nın takımı olan Başakşehir ile oynuyoruz. Üstelik Başakşehir'e beraberlik yarıyor ve maçı kilitleyip son 20 dk.da gol bulduklarında farkı açıp şampiyonluk yarışında önemli adım atmaları en korkulan senaryoydu. Maçın hikayesi biraz farklı gelişti, Galatasaray yüksek pas yüzdesiyle oynasa da defanstan çıkarken hayli zorlandı. Başakşehir hücum/hücum pres yaptığında Galatasaray topla çıkarken çok zorlandı. Rodirguez'in kanadında oynanan top 1-2 istasyon üzerinden Mariano'nun koridoruna aktarılıp kanat hücumu geliştirilmeye çalışıldı ancak Mariano son derece isabetsiz ortalarla hücumları öldürdü. Neyse ki kaptığı topu güzel sürüp (Gomis'in de çapraz koşuyla önünü boşaltmasının sayesinde) sol ayağıyla enfes bir gol atıp stresi üzerimizden aldı. 

Golden sonra Galatasaray'ın uzun zamandır en iyi savunma performansını izledik. Genellikle Muslera'nın performansına bağlı olan savunma becerimiz bu maçta orta sahadan başlayarak yardımlaşma, pas arası, başarılı müdahale anlamında bütün güzel örnekleriyle sahadaydı. Bu noktada kapılan topları hücuma çıkarken daha verimli değerlendirebilseydik ikinci golü bulmamız işten bile değildi. Ancak maç boyu kapılan toplarla çıkarken pas yerine top sürme tercihi kullanılması kaptırılan top olarak ortasaha mücadelesine dönüştü. Neyse ki takım bu çıkışlarda toplu halde çıkmak yerine top belli bir bölgeyi geçtikten sonra defansı ileri çıkartma tedbiriyle davrandığı için futbolda en tehlikeli durum olan "kontraya çıkarken kontraya yakalanma" durumu başımıza gelmedi. Halbuki 1-2 dikine ve ayağa pas ile rakibin ortasahasını belki bir seviye daha yavaş ama garantili geçmeyi becerebilseydik Rodriguez-Gomis-Feghouli hücum hattımız bu kadar etkisiz kalmayabilirdi.

Öne çıkan bireysel performanslardan biraz bahsetmek gerekli. Yukarda da bahsettiğim üzere bindirmeleri ile çok etkili olsa da isabetsiz ortaları ile topları öldüren Mariano golden sonra da defansif anlamda havadan (evet o boyuyla)/yerden yaptığı pas aralarıyla da işini fazlasıyla yaptı. Maçtan önce etkisinden korktuğum Visca'yı maç boyu çok iyi kapatan Nagamoto da defansif aksiyon olarak başarılıydı. Sağlamlığı ve arkasına top kaçırmayışıyla Serdar Aziz ve Adebayor'u Serdar ile güzel etkisiz hale getiren Denayer günün sağlamlarıydı. Ortasahada defansa katkısıyla Donk ve vasat altı ileri hatta hareket getirmeye çalışmasıyla Rodriguez göze batan oyunculardı. Rodriguez iki haftalık formsuzluğunu üzerinden atmaya yönelik parıltılar gösterdi. Fernandao beklediğimiz performansın altında kaldı ama neyse ki Donk bugün ekstralarla onu destekledi. Yine de Gamsızlığı ile başımıza iş açması çok muhtemel Donk'un.



Sonuçta 5 hafta kala liderliği devraldık ve hafta içi büyük sürpriz olmazsa kupa finali vizesini de alacağız. Mayısların takımı Galatasaray son düzlüğe önde girdi ve winner karakterini yine ortaya koyacaktır. Başta da belirttiğim üzere en az kötü oynayanın çok şeyler kazanacağı garip bir sezon olacak. Beşiktaş maçına 2'de 2 ile gidip Beşiktaş'ın yakaladığı havayı yakalamak ve içerde Beşiktaş'ı da devirip 3'te 3 ile puan farkını 4 yapıp son iki haftaya formda girmek işin çoğunu bitirecektir.