27 Eylül 2019 Cuma

Derbiye 1 Gün Kala

Galatasaray-Fenerbahçe derbileri her zaman çok önemli olmuştur ama bu sefer takımların kendi içindeki gerginlikleri ve saha dışı söylemlerden dolayı farklı bir atmosfer yaşanıyor. Galatasaray lige iyi girememesi üstüne bir de Terim'in aldığı cezalardan sonra son maçtaki tercihleri eklenince homurtular yükselmeye başladı. Takımın iyiye doğru gittiğine dair emareler var ancak ivme o kadar az ki ilk 11'de 5-6 yeni oyuncu olmasının kredisi ve Terim'in devasa kredisi eğer iyi futbol gelmezse bu maçta hızlı tükenebilir. Fenerbahçe cephesinde ise geçen senenin travması üzerine lige hızlı girişin Trabzon, Alanya ve Ankaragücü maçlarında geriye gitmesinin gerginliği var. Biraz eldekileri alt alta toplayarak yarın akşam bizi nasıl bir maç bekliyor yazmak istedim.

Bana kalırsa yarın akşam her iki hocanın da kafasında "golü hangi dakikada bulmalıyım" düşüncesi skoru belirleyecek. Fener'in kondisyonu -tipik Ersun Yanal sezon öncesi yüklemesi ile- bizden daha iyi ama yetenek olarak daha gerideler. Üstüne bir de sakatlar eklenince öngörülmesi zor bir kadroyla maça çıkacaklar. Galatasaray'da ise beklenen oyunun bir türlü gelmemesi ve üçüncü Fatih Terim Dönemi'nde yine bir Fenerbahçe iç saha maçıyla 4-4-2'ye dönülmesi sürpriz ihtimalini doğuruyor. Ancak hafta içinde antrenmanlardan gelen haberlerde buna dair emareler yoktu.

Her iki takımında savunması baskıyı görünce dağılıyor. Galatasaray'da tandemin formsuz, beklerin yaşlanmış ve takımın yeni kurulmasından dolayı takım savunmasının oturmamış olması bu sonucu doğururken Fenerbahçe'de sakatlıklar sebep olarak gözüküyor. Yine de tam kadro dahi olsalar bile yetenek olarak yeterli olmamaları bu sorunu kronik sorun haline getirecek yıl içerisinde.

Ersun Yanal lige başladığı gibi maçlara da boğucu hücum pres ile başlayabilir. Terim'in ise karakteriyle özdeşleşmiş olan ve iç sahada tamamen psikopata bağlayan oyun başlangıcı benzer özellikler taşımakta. Zaten asıl mesele de bundan sonra başlıyor. Çünkü her iki takım da 60-70 arası oyundan düşüyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi hocaların ilk golü hangi dakikada bulmak isteyecekleri maçın skorunu belirleyecek. 

Fenerbahçe geçen sezon 2-2 biten maçta olduğu gibi "savunabildiğimiz kadar savunalım, Galatasaray düştükten sonra maçı çevirelim" diyebilir ve ekonomik oynamak adına hücum presi ile başlamayabilir. Galatasaray ise Fenerbahçe'nin bu taktiğine karşı koymak adına ve PSG maçını düşünüp ekonomik oynamayı seçebilir. Bu durumda bizi inanılmaz derecede sıkıcı bir maç bekleyecektir. Eğer Galatasaray maça tempolu başlar ama Fenerbahçe oyunu kitleyebilirse bu durumda avantaj Fenerbahçe'ye geçer ve muhtemelen maçı da alır; ama kilitleyemezse 6-0'ın dramatik rövanşı alınabilir. Tabi burda Galatasaray'ın beceremediği 1-0'ı tutma hastalığından vazgeçmesi gerekir. 

Madalyonun öteki yüzünde Fenerbahçe maça tempolu başlamayı düşünmesi ihtimalleri de var. Galatasaray'ın bu durumda ekonomik oynama düşüncesi intihar olur. Çünkü top Galatasaray defansına yakın oynandıkça gol yeme riski çok yüksek olacaktır. Galatasaray da tempolu başlarsa bu durumda her iki takım için tempo oyununun kontrolünü eline almak, ilk golü bulmak ve Emre Belözoğlu'nun etkinliği oyunu belirleyecektir. 

Dizilişlere gelecek olursak; Galatasaray'ın 3 aşağı 5 yukarı çıkacağı 11 belli. Babel'in geri dönmemesinden dolayı sol bek savunmada çok aksıyor. Bu sebeple sol tarafa destek adına Lemina yerine orta sahada Ömer Bayram ile başlamak bana daha mantıklı geliyor. Hele ki Ömer bu kadar formda ve PSG maçında oynamayacak olmasını düşünürsek. Fenerbahçe cephesinde ise tandem Zanka-Jailson, orta ikili Emre-Gustavo bekliyorum. Sol açıkta muhtemelen Tolga Ciğerci sağ tarafta ise hücumcu olması baskısı yüzünden Deniz Türüç'ü olacaktır. Bu durumda yukarıda bahsi geçen bütün senaryolar adına Galatasaray'da Emre Mor Fenerbahçe'de Ozan Tufan kenardan gelip maça etki edecek oyuncular olacaktır.


Özetle yarın akşam bizi iki hocanın da maçtan ne istediği ve bu akşam kafasında maçı nasıl oynadığı belirleyecek. Galatasaray için maçı kazanmaktan ziyade taraftarı futbola doyurması daha önemli. Gelecek adına umut veren bir oyun görmeye taraftarın daha çok ihtiyacı var. Güçlü bir oyunda alınacak 1-0 talihsiz bir yenilgi bile homurtuları dindirecektir. Öte yandan kısır geçen bir oyunla ıkına sıkına gelen bir galibiyet bile kredi yükseltmeyecektir. Bu sebeple Galatasaray'ın sanki PSG maçı yokmuş gibi tempolu başlaması gerekiyor. Fenerbahçe için bu şartlarda (sakatlar) maçtan önce beraberlik antlaşması yapılsa Ersun Yanal razı olacaktır. Eğer Galatasaray'ın bu tempolu oynamak zorunluluğunu çözebilirse sağ açıkta Ozan Tufan ile başlayıp tempoyu sert bir duvarla kilitleyip enerjiyi söndürmeye çalışmayı deneyebilir. Kilitlenen maç ise gerginliğe doğru yol alacaktır. Fatih Terim'in fazla tercihi yok, Ersun Yanal'ın ise cesareti oyun tercihini belirleyecektir. Fenerbahçe eksiklerine rağmen psikolojik olarak daha avantajlı. Bu yüzden yarınki maç taktik savaşı gibi geçecektir ve muhtemelen tempo yapmaya çalışan Galatasaray'ı kapatan bir Fenerbahçe izleyeceğiz. Sonrasında her iki hocanın oyunu çözmek adına taktik savaşı başlayacaktır. Bu da bizi sıkıcı bir maça götürecektir.