26 Ocak 2020 Pazar

12 Öfkeli Adam

Adalet nedir? Bir genci, ya da hepsinden önemlisi bir insanı demir parmaklıklar ardına ya da daha da vahimi idam sehpasına götüren kararı kim verir? Ya da verilen her karar adil midir? Bir insanın idam kararının ya da tek bir gün özgürlüğünün elinden alınmasına verilen kararların altına imza atanlar bu kararı verirken bütün şüphelerinden kesin olarak arınmışlar mıdır? Şüphe... "Şüphe tek gerçektir" diye öğretti bize Ramiz Dayı. Şüphe, sanık lehine değerlendirilir mahkeme salonlarında. Şüphe, bir insanın yaşamla ölümü arasındaki ince çizgidir ve tek gerçek budur.

Yılların kült filmi 12 Öfkeli Adam ya da orijinal adıyla 12 Angry Man yıllardır oynuyor Şehir Tiyatroları sahnelerinde. Uzun zamandır istiyordum gitmeyi ama İBB'nin ulaşımı benim için oldukça zor bir salonuna veriliyor oyun yıllardır. Oyuna gitmedim diye niyeyse filmi de izlememiştim. Ardından referadum zamanında Ak Parti'nin "12 Öfkeli Genç" isimli propaganda dizisi Youtube'da gösterime girdi. Özetle haftasonuna denk getirip gittiğim oyundan ve eve gelince izlediğim filmden sonra kafamdan geçenleri dökmek geldi içimden. Tam da adaletin en çok zorlandığı günlerden geçtiğimiz zamanlarda.

Konuyu bilmeyenler için çok kısa özet geçeyim: 18-19 yaşlarında bir gencin babasını öldürmek suçundan idamla yargılandığı duruşmanın ardından 12 jüri üyesi erkeğin bir odaya kapanıp karar vermesi istenir. "12 Öfkeli Adam" bir karar vermelidir, çocuk suçluysa idam sehpasına oturacak ya da suçsuzsa salıverilecektir. Ama hangi kararı verirlerse versinler oy birliği aranmaktadır. (Amerikan yargısında, mahkemeyi izleyip, mahkeme heyetinin kararının ardından bir araya gelip asıl kararı açıklayan bir jüri bulunur)

Ana fikir "adalet" olsa da alt metinlerde ırkçılık, önyargılar, kendini beğenme, sabit fikirlilik gibi birden çok çatışmayı da barındırıyor oyun. Her şey, kapı kilitlendikten sonra neredeyse ayan beyan ortada olan bir cinayetle ilgili anlamlandıramadığı şüpheler bulunduran bir jüri üyesinin camda ilk çatlağı oluşturmasıyla başlar. Ardından tek tek karar değiştiren jüri üyelerinin mücadelesine tanık olursunuz. Ve bahsettiğim bütün bu alt metinler ortalığa saçılır.

Şehir Tiyatroları'nın oyununda oyuncular tam bir ekip ruhuyla hareket ediyorlar. Yıllardır birlikte oynamanın verdiği bir ekip ruhu hemen göze çarpıyor. Hatta birkaç yerde oluşan teknik kazaları da gayet güzel bir şekilde doğaçlamanın içinde yedirdiler. Yine de bariz 1-2 rahatsız edici hata oldu. Alt kat komşusunun sakat "sağ" ayağından iki defa bahsetmelerine rağmen canlandırmada sol ayakla gösterdiler ki filmde de sol ayak geçiyor. Ayrıca 8. jüri ile 1. jürinin yağmur başlarkenki diyalogu aslında odada o ana kadar yaşananların özeti gibidir. Filmde bu mesaj çok daha net verilirken sahnede biraz güdük kaldığını söyleyebilirim. 9. jüri üyesinin de yaşı saygıyı hakediyor ancak sesini duyurmakta güçlük çektiğini söyleyebilirim. 4. jüri üyesinin güçlü ve karakteristik ses tonu ve son 3'e kalması bir twist ihtimalini doğurdu bende oyunu izlerken. Zaten eve gelince de filmi bu yüzden izledim karakter senarist tarafından o şekilde mi tasvir edilmiş diye. Son olarak da oyunda son bir direnen kimsenin olacağı gidişattan belli oluyordu ama bu kişinin 3. jüri olacağı sonlara doğru belirginleşti. Oyunda 3. jürinin Serdar Opçin olması ve sondaki monologu da çok başarılıydı. Hatta filmden daha iyiydi diyebilirim. Oyunda ismin hakkını vererek "öfkeli" adamları net bir şekilde görebiliyoruz ancak filmin ismi "12 gentle men" olabilirmiş. (Bilemiyorum bu yüzden mi ama 1991 yapımı Japon uyarlamasının İngilizce ismi de The 12 Gentle olarak çıkmış. Bu filmde ise konu tersten akıtılarak, 11 suçsuz oyu veren üyeyi sanığın suçlu olduğuna ikna etmeye çalışan bir üye şeklinde kurgu yapılmış. Linkini bulabilirsem izlemek isterim, burada da paylaşırım)

12 Öfkeli Adam adalet sisteminin nasıl işlemesi gerektiğine dair üzerine düşünülmesi gereken bir eser. Yukarıda bahsettiğim sorular ya da aklınıza gelebilecek farklı sorular aslında tam da eserin sizden istediği. İlla ki tiyatroda izleyin diye öneride bulunmam, filmden de önermeyi alabilirsiniz. Oyun, eserin tam olarak yansıtılması olmuş ve şu karakter öne çıktı ya da şu oyuncu parladı diyemem. Hele hele Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Sahnesi'ne ulaşım bu kadar zorken. İlla ki canlı temsil görmek isterseniz gidin ama daha kolay ulaşabileceğiniz bir sahnede temsil yoksa kendiniz yıpratmayın derim. Oyuna puanım 7. O da bahsettiğim gibi, eser güçlü ve üzerine ekstra bir şey yapılmamış. Zaten yapılarak da önermenin dışına çıkmak istememişler anladığım kadarıyla. Ha, yukarda bahsetmişken, izlemediyseniz Ak Parti'nin propaganda dizisini merak etmenize gerek yok. İzleyerek kesinlikle zaman kaybetmeyin. Ya da izleyecekseniz de filmi ya da oyunu gördükten sonra izleyin. Çünkü konsept ve isim benzerliği dışında bir şey yok. "Bu eserden bunu mu anladınız. Yazık harcadığım zamana" diyebilirsiniz. Son olarak da, aklıma niyeyse oyundan sonra çocuğun suçlu olduğunu çıkaran bir delil ortaya çıkması ve jürinin tekrar toplanmasını anlatan bir devam senaryosu geldi. Sahi, tekrar çekimleri yapıldığı halde neden hiç devam versiyonu düşünülmemiş acaba? Bu yazıyı siyasete bulaşmadan kısa tutabildim ya, helal olsun kendime :) İyi seyirler dilerim.