13 Şubat 2020 Perşembe

Milletin Adamı(!) Reis

Aklımdayken iki satır yazayım dedim. Bakalım kehanetlerim ne kadar tutacak.

Sabah kahvaltımı hazırlarken televizyonda Fox TV açıktı ve dün yaşanan "Erdoğan konuşurken bir vatandaş 'benim çocuğum aç' dedi, yayın kesildi!" haberi "Erdoğan sessiz kaldı, tepki vermedi" şeklinde verildi. (İzlemeyenler videoya buradan erişebilir.) O anda düşündüm, Erdoğan ne tepki verebilirdi diye. Aklıma birkaç seçenek geldi:

Birincisi; Erdoğan , sokak röportajlarında karşımıza çıkan "Herkesin cebinde binlerce liralık telefon, herkes araba alıyor her yer araba oldu" diye düşünen taraftarları gibi, ani bir çıkış yaparak "Hadi oradan, kimse aç değil, fakir değil. Biz 20 yılda neler yaptık. Nankörsün, tembelsin, çalışmıyorsun" vb cümleler kurabilirdi. Ama bu tepki insanlarda "Ulan bizim açlıktan nefesimiz kokuyor. Daha geçen hafta bir baba valiliğin önünde kendini yaktı. Bunlar kapanmışlar saraylarına dünyadan haberleri yok" diye tepki verirdi. Neyse ki Erdoğan böyle bir fevri çıkış yapmadı. Üstelik tam da konuşmasının en civcivli bölümünde, Kılıçdaroğlu'nu Fetö'nün siyasi ayağı olmakla suçladığı ve kendisini Fetö'yle yatağa girmiş olarak nitelendireceği yerde sözü kesilmişken. Neyse ki diyorum çünkü hem böyle bir çıkışın toplumda yaratacağı infiali pek kestiremiyorum hem de Erdoğan, damadı aksini iddia etse de, ekonomideki olumsuz gelişmelerin farkında. E bu da bir şeydir tabi.

İkinci olarak Erdoğan hemen talimat verip "X, hemen ilgilenin vatandaşımızla" diyebilirdi. Ama bunu dediği andan itibaren haftaya grup toplantısında bu sefer 3 kişi, bir sonraki hafta 10 kişi böyle çıkış yapacaktı. Bunun yol olacağı o kadar aşikar ki.

Son seçenek olarak da ölü taklidi yapacaktı, ki öyle de yaptı. O andan itibaren de ya olayı gargaraya getirip unutturmak ya da göstericinin üzerine gitmek kalan seçenekler olacaktı. Ve ben bu sabah adım gibi emindim ki göstericinin üzerine gideceklerdi. Öğleden sonra da haber sitelerine düştüğü üzerine, bu kişi gözaltına alındı. 

Bu gözaltının mesajı çok net: "Sen Reis'in sözünü kesemezsin", "Sen kimsin de grup toplantısında böyle çıkıntılık yaparsın", "Ey vatandaş, haddini bil". Amaç ise Erdoğan'ı ulaşılmaz kılmak. Böylece insanlar devleti yönetenlere sesini duyurmakta zorlandıkça kabahati biraz da kendilerinde arayacaklardır. Yani, "Acaba yeteri kadar uğraştım mı bunun için" diyecekler hatta öfkeleri de bölünecektir. Ayrıca hükumet açısında uzun vadede Suriye, beka, hastane, Fetö gibi hikayelerle de uyutulma ihtimali var. Tam da Fetö'nün siyasi ayağı açıklanırken böyle bir çıkış yapan vatandaş Fetö'den suçlanırsa, şaşırmam.

Bir süredir Erdoğan'ın imajında değişikliğe gidiyorlar. Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'na destek atması ve termik santralleri bacalarına filtre takılması olaylarında gördük ki Erdoğan'ı "Milletin sesine kulak veren, gelip olayları çözen" bir imaja sokmak istiyorlar. Ancak, halkın birinci önceliği ekonomik kriz. Açlık intiharları, grup toplantısında sesini duyurmaya çalışan vatandaş ve son olarak da bugün meclis kapısında kendisini yakmaya çalışan vatandaş haberleri varken Erdoğan aynı grup toplantısında "Ekonomi şöyle iyi yolda, böyle iyiye gidiyor" yalanlarını anlatıyor (Neden yalan olduğunu yukarıda anlattım. Bunları inanarak söyleseydi, tanıdığımız Erdoğan birinci seçenekteki çıkışı yapardı). Hal böyle olunca, vatandaş-Erdoğan ilişkisi "Gelir sorunumuzu çözer"den ziyade "Erdoğan'a artık ulaşılamaz" konumuna doğal olarak evriliyor. 


Bu ayrım daha da büyüyecektir. Artık "Milletin adamı Reis" yerine sarayından 500 metre mesafeyle insanları selamlayan, ulaşılmaz, erişilmez Reis fotoğrafı ile daha sık karşılaşacağız. Bunun yanında bu algıyı kırmak için önümüzdeki günlerde Erdoğan'ın (seçilmiş) vatandaşlarla iç içe fotoğrafları da servis edilecektir. Ancak "Ya güzel seçemedilerse, ya aralarında çıkıntılık yapacak birileri çıkarsa" şüphesi Erdoğan'ı daha da kabuğuna çekilmeye zorlayacaktır. Yakın zamanda da benzer bir buluşmadan ikinci "Ananı da al git" vak'ası ile karşı karşıya kalabiliriz. 

Şu anda iktidarın daha doğrusu Erdoğan'ın bütün yaptıkları günü kurtarmak ve iktidarını olabildiğince devam ettirmek üzerine kurulu. "Ulaşılmaz Erdoğan" figürü ekonomi düzelmedikçe de büyüyecektir. Ekonominin düzelme ihtimali ise inkar politikalarıyla pek gerçekçi gözükmüyor. Çünkü ekonominin bu halde olmasının sebebi bizzat Erdoğan'ın varlığı. Özetle, Erdoğan işler daha da kötüye sardıkça daha da kabuğuna çekilip sertleşecek ve bu oldukça işler daha da kötüleşecektir. Ve "Ulaşılmaz Erdoğan" figürü daha da büyüdükçe Bekir Ağırdır'ın da dediği gibi "Ak Parti'den kopmalar buzun zamanla erimesi gibi değil buz dağının kopması gibi büyük kitleler halinde olacaktır." 

Son sözüm ise muhalefete. Kurtuluş Dizisi'nde Sakarya Meydan Muharebesi'nde Mustafa Kemal Paşa "alan savunması" taktiğini bulup da Yunanların kazanamayacakları kesinleşince İsmet Paşa'dan durum raporunu alır. İsmet Paşa "Papoulas çekilmekte kararlı ama bunu uygulayacak cesareti yok" deyince taarruz kararı alınır. Demem o ki, siz muhalefet olarak bütün şartların oluşmasını bekler "armut piş, ağzıma düş" mantığıyla hareket ederseniz, bu kadar çok sevmelerine rağmen Erdoğan'dan kopanlar sizi hayatta tanımaz.