Kaç defa izlemişimdir bilmiyorum Yılmaz Erdoğan'ın "Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü?" oyununu. Netflix'te filmi çıkınca tabi ki onu da izledim, birkaç detayı da yazmak istedim.
Konusu, hikayesi, anlattıklarıyla ve müzikleriyle Yılmaz Erdoğan'ın iki oyununu diğerlerinin önüne çıkarırım. Biri Bana Bir Şeyhler Oluyor diğeri de Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü? İkisinde de oyunculuk anlamında çok zirve performanslar vardır. Filminin yapılacağını duyduğumda olmasın istedim açıkçası. Yine de Haybeden Gerçeküstü Aşk -Tatlım Tatlım'da yapılan dönüştürme kadar başarılı olmasa da "Ateşböceği" de fena olmamış.
Dediğim gibi defalarca izlediğim için repliklerini bile ezbere bilirim. O yüzden de filmde atılan bazı replikler canımı sıktı. Onların yerine de eklenen fazladan sahnelerse güzel olmuş. Özellikle oyunda hepi topu 5 dk geçen Gülseren- Dündar aşkı filmde biraz daha işlenmiş. Karakterlerdense bazıları değiştirilmiş. Kürşat Dayı ve Hazım'ı almaya gelen komiser daha karikatür tiplemelerdi, ciddiyet katmışlar. Aslında hemen hemen bütün karakterlerin karikatür sahneleri tırpanlanmış diyebilirim.
Oyunda yan karakterleri kadrodaki oyuncular dönüşümlü oynarken filmde -doğal olarak- bu rolleri farklı oyuncular oynamış. O yüzden de kısa süreli bu roller için de öne çıkan bir oyunculuk olmamış. Zaten bu rollerin oyuncularında "Başyapıtın tiyatrosunda oynamak nasip olmadı, filminde kısa da olsa bir rolüm olsun." edasını sezdim. Hani onursal sanatçıların hatıra albümlerindeki şarkıları başka sanatçılar seslendirir ya, öyleydiler. Ana rollere gelecek olursak, kast yapılırken İclal Hanım'a oyunda can veren Zerrin Sümer, "Devrim Yakut oynasın" demiş sanki. Gerçekten de rol çok müsait olmasına rağmen hiç köpürtmeden duru bir şekilde oynamış Devrim Yakut. Aynı şekilde Merve Dizdar da İzzet Hala'yı aynı durulukta oynamış. Hatta bir ara Zerrin Sümer ve Şebnem Sönmez'i gördüm gibi oldu. Ushan Çakır Hazım Amca rolünde daha bir solcu gözükmüş. Ya da 2021'den geriye bakarken daha bir solcu çizilmiş karakter diyelim. Kürşat Dayı'ya can veren Bülent Çolak karakterin kişiliğini vermiş ama yukarıda da söylediğim üzere karakterin karikatürlüğü alındığı için de fazla ön plana çıkamamış. Nazif Bey'i oynayan Engin Alkan'ı da çok başarılı buldum. Oyunda Salih Kalyon çok iyi olduğu ve Engin Alkan'ın da daha önce performansına denk gelmediğim için fragmanları gördüğümde bir tereddüt etmiştim. Yine Nazif Bey'in de karikatürü azaltılmış onun yerine daha baba-kız ilişkisini yansıtacak sahneler eklenmiş. Dürüst olmak gerekirse Engin Alkan bu "yeni" Nazif Bey'in hakkını vermiş.
Ve gelelim Gülseren'e. Oyunu hiç izlemeseydim ya da senaryo direkt film olarak çıksaydı belki Ecem Erkek'in oyunculuğu Gülseren karakterinin de gücüyle akılda kalıcı olabilirdi ama oyunda Demet Akbağ öyle bir performans sergiliyor ki Ecem Erkek için ancak "kotarmış" olarak değerlendirebilirim.
Filmde dikkatimi çeken birkaç detay var ki onlara da değinip yazıyı bitireyim. Yılmaz Erdoğan, oyunda Gürdal Tosun'un çok zirve bir performansı olan Somer Yoğurtçuoğlu'na hayat vermiş. Belli ki bu rolü rahmetlinin anısına saygı için seçmiş. Aynı replikleri daha farklı oynamış ki ben Gürdal Tosun'un performansını daha çok sevmiştim. O sahneden "hatta söylemeden anlarım" repliğini niye çıkarılmış acaba, çok merak ettim izlerken. Bunun yanında oyunda coğrafya öğretmenini canlandıran Caner Alkaya filmde de aynı karaktere hayat vermiş. Aynı şekilde Sinan Bengier de Kafur Bey'e hayat vermiş ki oyundaki performansını ne zaman izlesem kahkahalarla gülerim. Tabi filmde yaşının ilerlemesine bağlı olumsuz etkiler gözükmüş. Dile kolay, 22 senelik bir performanstan bahsediyoruz. Yine de bu iki oyuncuya böyle bir jest yapılması çok güzel olmuş.
Son olarak da filmde kullanılan mekanlara ve efektlere gelmek istiyorum. Oyunda bütün sahneler konağın içinde geçiyordu. Filmde bu avantajı kullanarak konağın dışına, sokağa da çıkmışlar ki dönemleri yansıtmak adına fikren de kurulan plato da çok güzel olmuş. Oyunda hiç ateşböceği görmeyiz ve filmde bunları doğal olarak efektle yapmışlar. Ateşböceklerini efektle yapmalarını normal karşılarım ama böyle bir filmde başka efekte neden ihtiyaç duyduklarını anlamış değilim. Belli ki bütçe kısıtlı ve çoğu oyunculara-figürasyona gitmiş ki 12 Eylül gecesinin efektleri bu kadar çiğ ve sakil kalmış.
Yılmaz Erdoğan'ın oyunlarının ikinci filmleştirmesi de gerçekleşti. Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü, Tatlım Tatlım kadar başarılı olmuş diyemem. Tekrar açıp izlemek istersem kesinlikle oyunu tercih ederim. Tabi artık dijital platformlarda yok. Eskiden Youtube'da vardı sonra oradan kaldırıldı BluTV'ye geçmişti. Şimdi hiçbir yerde bulunmuyor. Keşke Netflix'e filmden sonra önermek adına eklense de ben de tekrar tekrar doya doya izlesem. Ve son olarak, umarım Bana Bir Şeyhler Oluyor'u film yapmak istemezler.