Baktım evde okunacak tek kitap 1984'ün cep kitabı (Hepsini bitirdiğimden değil, kitaplarımın hepsi İstanbul'da kalmış) ve kitap satışı da yasaklandı. Carrefour'dan online alışveriş yaparken hemen sepete ekledim Hayvan Çiftliği'ni. Zaten hikaye tadında bir kitap, hafta sonunda bitti.
Bilmeyenler için kısaca özet geçeyim, zaten kitaba dair spoiler vermek gibi bir durum söz konusu değil. Okuduktan sonra sizde bıraktığı iz önemli. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, yaşlı bir domuzun organize etmesiyle çiftlik sahiplerine karşı ayaklanıyorlar ve çiftliğin yönetimini ele geçiriyorlar. Yıllar içinde de çiftlik domuzların yönetimine geçen faşist bir düzene evriliyor.
George Orwell'in iki meşhur kitabı, 1984 ve Hayvan Çiftliği için genel olarak "reel sosyalizm eleştirisi" yorumu yapılmış. 1984 cep kitap olduğu için bir türlü okuma ritmine giremeyince Hayvan Çiftliği'ne geçiş yaptım. Her iki kitap da Can Yayınları'ndan çıkma ve her ikisinin de tercümesi Celâl Üstel'e ait. 1984'ün başında da Hayvan Çiftliği'nin sonunda da Orwell'in hayatından ve kitaplarının insanların üzerinde bıraktığı etkiden bahsediyor. Zamanın şartlarını, İkinci Dünya Savaşı'nın ve Sovyetler Birliği'nin Orwell üzerinde bıraktığı etkiden ve bu etkinin kitaplarına yansımasından söz ediliyor.
Hayvan Çiftliği'ni okurken tarihte faşist düzenlerin tanıdık simalarıyla karşılaşıyorsunuz. Aslında her bir hayvanın devlet yapısındaki sosyal sınıflarda karşılığı var. Kitabı okurken yönetimi ele geçiren domuzu tarihteki otoriter liderlerle eşleştiriyorsunuz. Bu kimileri için Hitler, Mussolini, Franco kimileri için de Stalin, Maduro oluyor. İletişim domuzunun söylemlerine baktığınız zaman "A bu resmen Propaganda Bakanı Goebbels" diyeceksiniz mesela. Hatta günümüz Türkiye'sinden de örnekler sıralayabilirim ama ne olur ne olmaz başımıza iş açmayalım şimdi. İnsanların ideolojileri kitabı okurken ne kadar tarafsız bakabildiklerini etkileyecektir. Mesela kitabı okuyan bir komünist Stalin'i ölümüne savunmak için bu gerçekliği reddeden tartışmalar yapacaktır. Kitabın asıl meselesi, toplumların otoriter düzene zamanla nasıl alıştığı aslında. Zamanla bu evrimin kaçınılmaz olması ve sağ-sol ideoloji gözetmeksizin tarihte yaşanan örneklerinin hatırlatması. Sağ ideolojiyle bakan bir kimse "Bak Stalin Rusya'sını anlatmış" derken soldan bakan biri de "Al işte aynı Hitler" diyecektir. Daha günümüze gelirsek; Venezuela'da Maduro'nun yaptıklarını "sosyalizmin kaçınılmaz sonu" diye yorumlayanlar Erdoğan Türkiye'sini de sosyalizmle mi açıklayacaklar? Otoriter yönetimler ideolojilerden bağımsız; tamamen kendi çıkar ve keyifleri için toplumu baskı altına aldıkları ise tek doğru gerçektir.
Hayvan Çiftliği - George Orwell
Çeviri : Celâl Üster
Can Yayınları - 64. Baskı - Nisan 2020