30 Aralık 2016 Cuma

(Cumhur)Başkanlık Sistemi ve Yeni Anayasa

1,5 senedir ülkenin çivisi çıkmış, ayda bir bomba patlar, her gün şehit asker haberleri gelir olmuş durumdayken; sıfır terör eylemi ile alınan ülke 14 yılda mevcut terör örgütü hortlatılmış ve 2 adet yeni terör örgütü daha pehdah edilmişken, ekonomi kriz içersinde, piyasalar tıkanmış, asgari ücrete yapılan zam bırakın enflasyon farkını ancak vergi farkını karşılayabiliyorken hükümetin derdi "Cumhurbaşkanlığı Sistemi" olmuş. Yatıyoruz "Yeni Anayasa" kalkıyoruz "Başkanlık Sistemi". Gerekçe ne? Gerekçe: Gücü bir yerde toplarsak çok güçlü olacağız. 

AKP cenahı "olayı kişiye indirgiyorsunuz" diye muhalefet edenleri suçlarken Bahçeli'nin (MHP'nin değil) verdiği destek ile işi referanduma götüreceklerinden ve referandumdan "evet" çıkacağından öyle eminler ki zafer çığlıklarına "Reisimizi başkan yapacağız" söylemleri karışmış durumda. Zaten, ülkedeki herkes de biliyor ki, yeni anayasa referandumda kabul edilirse, Tayyip Erdoğan başkan olacak, bu kesin.

Gelinen noktada, öyle ya da böyle, 1970'lerin kutuplaşmasına neden olan "Milliyetçi Cephe Hükümeti" fiilen kuruldu. Bahçeli'nin 7 Haziran 2015'ten itibaren söylemlerini ve tutumunu inceleyince; 1,5 senede yaşanan bazı olayların bir senaryodan, daha doğrusu planlı işletilen bir süreçten ibaret olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. 7 Haziran'dan itibaren yükselen terör eylemleri, yükselen milliyetçi tansiyon, 1 Kasım seçimlerinde MHP adına yaşanan hezimet, muhaliflerin ayaklanması, muhaliflerin mahkeme eliyle bertaraf edilmesi, "17-25 Erdoğan" dediği cumhurbaşkanı Erdoğan başkan olsun diye yapılan Anayasa Teklifi desteği... İnsan ister istemez; 7 Haziran gecesi sonuçların belli olduğu 22.00 ile Bahçeli'nin AK Parti'yi ve Erdoğan'ı kurulacak muhalefet koalisyonu ihtimali karşısında rahat bir nefes almasını sağlayan 01.30'da yaptığı konuşmaya kadar geçen sürede gizli telefon görüşmeleri yapıldığını düşünüyor. Gelinen noktada Bahçeli'nin beklentisi, parti içi muhalefeti tamamen susturabilmek adına, yeni anayasada yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının yardımcılığı koltuğu gibi gözüküyor. 

Anayasanın nasıl tek adamlığı getirdiğini, içerik açısından nasıl hatalı olduğunu CHP milletvekilleri tek başına (malum HDP'yi "Seni başkan yaptırmayacağız" dedi diye içeri attılar) anlatmaya çalışıyor. Üstelik bunu, Erdoğan'dan sıyırıp güzelce yapıyorlar. Tabi bütün bu söylemleri gargaraya getiriliyor. Mesela, CNNTÜRK'ten önce yeni sistemin babası Burhan Kuzu çıkıyor ardından karşı savları için CHP Genel Bşk. Yrd. Bülent Tezcan herkesin uyuduğu saatlerde (23.30-01.00) görüşlerini açıklayabiliyor. 28 Aralık 2016 Tarafsız Bölge Programı. Bu yüzden, sahi neymiş bu anayasanın içeriği diyorsanız izlemenizde fayda var.

Ben ise, içerikten çok öngörüde bulunmak istiyorum bu yazıda. Dediğim gibi "Milliyetçi Cephe" öyle ya da böyle kuruldu. Bu cephede MHP'yi temsilen Bahçeli ve yakın çevresi var çünkü MHP'den şimdiden çatlak sesler yükselmeye başladı. Ve yine, günümüzün modası olarak bu vekil de "Kripto Fetöcü"lükle suçlandı. Belli ki lazım olan 17 vekil öyle ya da böyle, korkutularak MHP içinden çıkartılacak.

İş referanduma gittiğinde ise, propaganda tamamen Tayyip Erdoğan üzerinden dönecek ve "Başkan olsun mu olmasın mı" tartışmasına dönecek. Yeni anayasa kabul edildiği taktirde ise olacakları şöyle sıralayabilirim:

1. Referandumdan hangi sonuç çıkarsa çıksın 55-45'ten daha büyük bir makas olmayacaktır.

2. MHP fiilen ortadan kalkacaktır. Bunu sadece ben demiyorum, sistemin babası da diyor. Tıpkı ABD'de olduğu gibi, 2 partili seçim yarışlarına dönülecek -çünkü sistem bunu pratikte dayatıyor- ve MHP tabanı, ehven-i şer diyerek CHP yerine AKP tarafında saf tutacak. Bahçeli, MHP'yi temsilen bir yardımcılık koltuğu belki bir de bakanlık koltuğu alıp, söz verdiği gibi, tabanını AKP'ye ipotekleyecek. Ardında da sosyal medyada, Türkeş'in Bahçeli hakkında yazdığı söylenen, MHP'yi bitirmek için görevlendirilmiş birisi olduğu görselleri dolaşacak.

3. AKP 65-35lik sağ-sol oy dağılımına güvenerek, devlet yönetiminde istediği gibi at koşturacak. İlk maddeden itibaren başlayan toplumsal kutuplaşma, sokak tacizlerine, devlet eliyle gösteri yaptırmamaya, isyanlara vs. dönüşecek (70'lere hoşgeldiniz)

4. HDP kapatılacak ve benzeri bir parti kurulmasına izin verilmeyecek. Belki o dönemde, bütün süreç tamamlandığı için ve "işte görüyorsunuz demokratik anayasa" denilerek gaz almak için, HDP siyasilerinin cezaları kaldırılacak. HDP'nin sağ oyları AKP'ye sol oyları da mecburen CHP'ye kayacak. 

5. CHP, 90'lardaki SHP'nin yaptığı gibi, HDP siyasetçilerine koltuk verecek. Bu sefer de AKP tarafından terör örgütüne destek vermekle suçlanacak. (4. ve 5. adımlarda, HDPli siyasetçiler salıverilmeden, CHP onların da temsil hakkı olması için aday gösterebilir)

6. CHP kapatılacak.

7. İlk maddeden başlayarak oluşan toplumsal kutuplaşma CHP'nin kapatılması ile ayyuka çıkacak ve 14 yıldır istediği gibi yönettikleri ülkede 2 yeni terör örgütü daha peydahlayan AKP pardon Erdoğan, önüne geçemeyeceği yeni terör olaylarını da bahane ederek parti kurulmasını yasaklayacak -ki yapamaz diye bir şey yok, Bülent Tezcan için verdiğim linki izleyin- (Tek Parti, Tek Adam, Yüce Reis, Parti Devleti

Dipnot: Erdoğan'ın "Ayakbağı" olarak nitelendirdiği, varlığını tartışmaya açtığı, yeni sistemle de tamamen (Cumhur)Başkan'ın emrine verilen Anayasa Mahkemeleri, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Hitler gibi psikopatlar çıkmasın, eğer bir iktidar gücü elinde bulunduruyorsa kafasına göre iş yapmasın diye denetleme mekanizması olarak kurulmuştur.

Yukarıda belirttiğim adımlar tek tek hayata geçirilecek. Bu aşamaya gelene kadar CHP kapı kapı dolaşıp, kapalı kulaklara girmek, bütün engellemelere rağmen sistemin bozukluğunu anlatmak zorunda. Ancak ne yaparsa yapsın, 45'in üstünde "Hayır" toplaması mümkün değil. Geri kalan %6'lık oy, "vatan bölünmez" sloganlarıyla gezen milliyetçilere kalıyor. 

Öyle ya da böyle, bu referandum yapılırsa, ülke kesin olarak, sokakta fiilen bölünecek. Referandumdan geçerse, yukarıdaki gibi, geçmezse ise şöyle basit bir senaryo bekliyorum: Geçene kadar tekrar. Tıpkı, 7 Haziran- 1 Kasım aralığından yaşananların aynısını yaşayacağız (hoş, yaşamaya da devam ediyoruz ya, neyse) Millet uyanır da "yeter kardeşim şımarık çocuk gibi istediğin olmayınca ağlayarak elde etmeye çalışıyorsun" deyip AKP'ye cezayı keser mi? Kestiremiyorum. 

Referanduma gitmemesi için, başta yıllardır emek verdikleri ideolojilerinin ve partilerinin başka bir ideolojinin/partinin ipoteğinde olmasına ve partilerinin kapatılmasına gönlü razı gelmeyen MHPliler ve hala kenarda köşede kalmış, aklı selim, feraset sahibi AKPlilerin milletvekillerine baskı yapmarı gerekiyor. Meclisten referandum çoğunluğu sağlanamazsa, Tayyip Erdoğan, tıpkı ABD'nin Irak Tezkeresi'ni geçiremeyen Abdullah Gül'ü satması gibi, Bahçeli'yi dakikasında satacaktır. O saatten sonra da MHP muhalifleri için gün ışığı doğar. Eğer, vekillerin "evet" oyu, sadece MHP'nin ihtiyacı kadar fire verirse, AKP mevcut vekilleri blok tutup, fire vermediklerini iddia ederek, çözülmemeye çalışacaklardır. Ancak çıkan sayıdan fire olduğu kesinleşirse, By-Lock kullandığı söylenen bakanlar, Kripto Fetöcü AKP vekilleri söylemleri ortalığa saçılacak ve çözülme başlayacaktır. Zaten kulislere yakın olanlar da böyle bir firenin gözükmesi durumunda Erdoğan'ın tasarıyı meclise göndertmeyeceğini söylüyorlar. 

Özetle, Erdoğan özelinde AKP, "daha güçlü olacağız" masalıyla hamlesini yaptı. Demokrasiye inananlar ile tek adamcılar arasındaki bu oyunda, karşı hamlelerle hatların arkasına sarkılması gerekiyor. ŞAHına güvenmesem de VEZİR(ler)i ve FİLleriyle CHP şimdilik güzel direniyor ancak milliyetçilerin de beyazların safında ATlara binmeleri gerekiyor. MHPli milletvekillerinin de mecliste KALE gibi sağlam durmaları ve iş sokak sokak gezmeye gelince PİYONlara düşüyor. Demokrasinin ve devletin devamı için, bu tahtanın üstünde ya BEYAZlardan olacağız ya SİYAHlardan. 15 Temmuz'dan sonra BEYAZların kazanması için kaçırdığımız oyun bir kez daha geldi karşımıza. Ve bu son kez olacak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder