Her akşam bir tartışma programını izleyip onu paylaşmak adetim oldu. Bu sefer ise program 2009 yılından. Can Dündar'ın NTV'de çalıştığı dönemde yaptığı "Neden?" programının konuklarından bir tanesi Merdan Yanardağ. Kendisinin ismini yeni duydum ve bu da benim ayıbım. Ama 2009 yılında söyledikleriyle 7 yıl içinde yaşananların hepsini öngörmüş. Sadece Merdan Yanardağ'ın olduğu dakikaları da şu yorumu bularak izleyebilirsiniz.
İşin ilginç yanı, video 16 Temmuz 2014'te koyulmuş olmasına rağmen altındaki yorumların %80'i 15 Temmuz olayından sonra yapılmış. Yorumlarda ise cemaat eğilimi hariç hemen hemen her cenahın bolca küfürlü düşünceleri var. Buradan insanların benim gibi "yav şu Ergenekon süreci neymiş, ne konuşulmuş?" diyerek eskiye dönük programları arattığı düşünülebilir ancak henüz bu çıkarım için erken.
Videonun 1:17:00 anında reklamdan dönen Can Dündar izleyici görüşlerine yer veriyor. Bir tane yorumda, öğrencinin biri 4 aydır cemaat yurtlarında kaldığını, devletin doğru dürüst yurdu olmadığı için onun bunun yurdunda kaldıklarını belirtiyor. Yine Merdan Yanardağ bunun nedenini son bölümde anlatmış. Benim de dikkat çekmek istediğim aynı konu. Ülkedeki bu tarz örgütlenmelerin önüne geçilmek isteniyorsa, ayrık otları kökünden kurutulmalı, devletin acilen bu yurt sorununa el atması gerekmektedir. Çünkü taşradan şehre gelen öğrenciler "alnı secdeye değen" insanların yanına aileleri tarafından mecburiyetten yerleştiriliyor. Sonuç olarak da devletin denetiminden olmayan bu yurtlardan Ensar'a giderse çocuklar tecavüzle karşılaşıyor, Işık Evleri'ne katılırsa ise Cemaat militanı olarak yetişiyor. Tabi bunu PKK ya da DHKP-C gibi illegal sol örgütler için de söylemek mümkün. Bunlar sadece Iceberg'in görünen yüzü. Şimdilerde ise Menzil Oluşumundan bahsediliyor ve yıllar içinde yeni bela olarak bu örgütle yüzleşileceği belirtiliyor. Yine hükümetin "dindar" diye göz yumduğu nice oluşum ve vakfın yurtları da bilinmekte ve hepsi de başarılı olmuş Cemaat Modeli üzerinden süreçlerini götürmekteler. OHAL kararlarının ardından devletten tasfiye edilen binlerce kamu personelinin yerine hükümetin liyakat esasına dayalı bir atama mı yoksa başka kadrolaşma yapıları içinde mi hareket edeceği tartışıklmakta. Ancak Yalçın Akdoğan katıldığı bir programda diğer cemaatlerin müsterih olmasını salık veriyor. Buradan da yeni kadrolaşmanın ne yönde olacağıyla ilgili ipucları elde ediyoruz. Sonuç olarak, devletin çocuklarına sahip çıkamamasının acziyeti olarak göz yumduğu bu yurtlaşma organizasyonları yine devletin en büyük belası olacaktır. Çünkü belli bir oluşum içinden yetişen kimsenin, "bana bedava baktılar, yedirdiler, içirdiler. Benim onlara minnet borcum var." şeklinde devlet kadrolarında, yetiştirenlerin arzu ve isteklerini yerine getirmesi kaçınılmazdır. Bugün karşımıza FTÖ olarak çıkan bu yapı, yarın bugün X Oluşumu, Y Grubu olarak yine çıkacaktır. Devletin personeli liyakat esasına göre seçilmeli ve yalnızca devlete minnet duygusuyla yetiştirilmelidir.