Fenerbahçe-CEV-Wild Card
Avrupa Voleybol Birliği (CEV) gelecek sezon Türkiye'den Şampiyonlar Ligine katılacak 2 takımdan (Eczacıbaşı ve Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom) sonra 3. takımı davetiye ile şampiyonaya almaya karar vermişti, bunun için de ligde 3. olan Fenerbahçe yerine 4. Galatasaray'ın isteğini kabul etti. Gerekçe olarak da Fenerbahçe'nin Bakü'de şampiyon olduğu 4'lü finalde organizasyona saygısız davranması belirtilmişti. Tabi bu Fenerbahçe için büyük şok olurken Galatasaray cephesi için büyük bir heyecan ancak şunu belirtmekte de fayda var 3 yıldır son 4'e kalan ve en sonunda kupayı kaldıran Fenerbahçe daha çok hakediyor. Doğal olarak da CEV 3 yıldır 4lü final gören bir takımı gösterdiği gerekçelerden dolayı seçmemesi disiplin derecesini ve gerekçelerinin haklı olduğunu gösteriyor. Haberin üzerinden yaklaşık 1 hafta geçmesine rağmen Fenerbahçe' nin hala resmi bir açıklama yapmaması da enteresan. Sonuçta hakkının yenildiğini düşünen bir camia varken bu suskunluk CEV'in kararında haklı olduğunu gösteriyor.
İşin enteresan tarafı ise medya ayağında. 2012'nin belki de en büyük haber atlamasını yaptı bütün medya. 4'lü final zamanı Fenerbahçe'nin organizasyona aykırı davranışlarını takip etmeyip üstüne üstlük CEV'in böyle bir karar alabileceğini bile öngöremediler. Çünkü orada yaşanan olaylarda haberleri bile yoktu. CEV'in kararının açıklandığı gün ise "dazlak şaşkınlığı" ile "nooluyo yaa?" modunda verildi haberler. Tamam amatör sporlara ilgi az ama sonuçta şampiyonaya 1-2 foto muhabiri ya da voleybol habercisi falan gönderdiler. Benim aklıma "Fenerli medya" klişesi geliyor çünkü "şampiyon olmuş takımın sevincini kursağında bırakmayalım"dan başka seçenek bulamıyorum. Hele hele diğer takımlar şampiyonluklarında hep sevinç-kursak ilişkisi yaşamışken.
TT Arena
TT Arena
Şampiyonluğun kursakta kalması demişken aklıma geldi. Galatasaray şampiyon olalı daha 1 ay olmamışken bir anda gündem çok farklı hal aldı. Beşiktaş yeni yönetim yeni hoca arayışları arasında bir de stat projesiyle uğraşmak durumunda. İnönü Stadı'nın tekrar yapılması konusundaki karar ne aşamada bilemiyorum tam olarak çünkü sürekli fikir değişiyor. Öte taraftan Beşiktaş'ın içinde bulunduğu ekonomik darboğazla da bunu nasıl başarabilecekleri muamma. Hal böyleyken olası bir yenileme projesinde TT Arena'da oynama düşüncesi cepte tutuluyor olsa gerek. Yani ortada daha fol yok yumurta yok ama tek gündem TT Arena olmuş durumda. Fol yok yumurta yok derken de Ünal Aysal'ın açıklamaları referans oluyor:"Bize henüz Beşiktaş'dan gelen bir teklif yok." Yani yapılan bütün konuşmalar olası durum üzerine ve farazi.
Bunun en büyük nedeni ise medya. İki tarafın da (ya da 3. bir tarafın) kalantör yöneticileri alttan alttan bu haberi servis ediyorlar gibi duruyor. Çünkü dediğim gibi ortada hala net olmayan çok büyük problemler var. E haliyle bu yapay gündem her gün gazetelerdeyken de Terim'e ya da yöneticilere yöneltilen sorular da cevap buluyor.
Bu haberlerden ise en çok etkilenen ultraslan. Genel Koordinatör Oğuz Altay her gün radyo ya da tvlerde konuyla ilgili demeçler veriyor, gündemi sıcak tutuyor.Haliyle de bu işin gündemde kalmasını isteyenlerin de ekmeğine yağ sürüyor. Çünkü Oğuz Altay konuştukça yönetimlerden yanıt gelecem "kulübü biz yönetiriz siz karışamazsınız" şeklinde. Kısaca kısır döngüye bağlanacak iş. Eğer taraftar olarak Beşiktaş'ın TT Arena'ya sadece deplasman takım olarak gelmesini istiyorsan daha olmamış bir durum için ortalığı velveleye vermek yerine, alt guruplarını (club kulüp diye yazılıyorsa group da gurup diye yazılmalı) organize eder olası bir durumda yapılması gerekenleri, yaptırımları konuşursun. Resmi sitende bir tane bildiri yayınlar, kulübe de mail yoluyla düşündüğün yaptırımları açıklarsın. Şu anda şampiyonluğa sevinmesi ve transfer haberiyle heyecanlanması gereken taraftar yapay gündemlerle uğraşmamalı.