Şampiyonluğa sevinmek ve kişisel işlerimden dolayı maç yazısı bugüne kaldı. Genel sezon değerlendirmesini ayrıca yapacağım ama maçtan aklımda kalanları da yazmak istedim.
Galatasaray alışılmışın aksine savunma futbolu oynadı hatta o kadar kapandı ki biz televizyonun başında stresten halıyı falan kemirdik. Ben açıkcası Terim'in savunma futbolu düşüneceğini tahmin etmiyordum hele hele Beşiktaş maçının ardından. Öyle ya 2-0 yapıp bitirdiğiniz maçı santraforları tek tek oyundan çıkararak 4-6-0'a getirip 2 gol yiyorsunuz. Ben Fenerbahçe maçını daha çok orta saha boğuşması şeklinde geçer diye bekledim ama özellikle hücum presinde önemli bir güç olan Elmander'in sakatlığı oyunu tek tarafa yıktı. Maçın tek kontrollü geçmesi bana göre Fenerbahçe'den çok Galatasaray'dan kaynaklı bir durum. Bu sezonki 3 maçta da oyunun mutlak hakimi olan taraf Galatasaray iken Fenerbahçe'nin oyunda üstünlük kurması, ortada kalan topu oynamaya çalışmaktan başka bir şey değildi.Ancak Fenerbahçe'nin karşı karşıya kaldığı bir pozisyon da yok. Alex olmayınca ve Stoch-Dia gibi kanatlar olunca oyunu kanatlara yaymaya çalıştılar zaman zaman ama pozisyonların olgunlaşma devresinde sabırsız davrandılar. Burada Galatasaray'ı da kutlamak gerekir. Sezon başından beri denemediği bir anlayışla sahaya çıktılar ve başarılı oldular. Maç böyle giderken de Fenerbahçe için bir tek duran toplar kalıyordu. Nitekim birkaç kornerde yürek-yutak mesafesi oldukça kısaldı.
4-6-0 bir dizilişten çok bir felsefedir. Oyunu o kadar daraltır ve 40 metreye indirirsiniz ki (Barcelona'nın yaptığı gibi) ileride santrafor bırakmaya ihtiyacınız olmaz. Zaten sizin ortadaki 6'lı ileride olmuş olur. Terimlerin netleşmesi için forvet-santrafor ayrımını yapmak gerekiyor. Bunun kıyasını yaparken "golcü"lüğe bakmak hataya düşürür. Santrafor dediğimiz oyuncular Ronaldo (No:9), Nistelrooy, Crespo gibi oyunculardır. Messi,CR7 gibi oyuncular ise forvettir. Görev tanımını da santrafora top taşıyan, onun yarattığı boşluklara koşu yapan oyuncu diyebiliriz. Galatasaray'da Elmander,Baros,Necati santrafor iken (farklı özelliklerine rağmen) Aydın forvettir. Eskiden örnek verirsek de Hakan Şükür santraforken Arif forvettir.Fenerbahçe açısından da Semih,Sow,Niang santraforken Dia,Stoch,Alex, Bienvenü forvettir.
Tekrar maça gelecek olursak da maç şaşırılacak derecede sakin başladı. 65. dakikaya kadar da tansiyon gerilmedi. Cüneyt Çakır da maçı sakin tutmak için elinden geleni yaptı ama sinirler gerildikten sonra oyunu kontrol altına almak için kartlarını çok çabuk çıkarmaya ve durdurmaya başladı. Bu tabi Galatasaray'ın işine geldi sonuçta beraberliğe razıydı. Ancak Dia'ya gösterdiği sarı karttan sonra Galatasaray'dan "kimi atacak acaba" diye sormayan olmamıştır sanıyorum. Zira Ujfalusi'ye gösterdiği kart eyyam kokuyordu.
Tekrar maça gelecek olursak da maç şaşırılacak derecede sakin başladı. 65. dakikaya kadar da tansiyon gerilmedi. Cüneyt Çakır da maçı sakin tutmak için elinden geleni yaptı ama sinirler gerildikten sonra oyunu kontrol altına almak için kartlarını çok çabuk çıkarmaya ve durdurmaya başladı. Bu tabi Galatasaray'ın işine geldi sonuçta beraberliğe razıydı. Ancak Dia'ya gösterdiği sarı karttan sonra Galatasaray'dan "kimi atacak acaba" diye sormayan olmamıştır sanıyorum. Zira Ujfalusi'ye gösterdiği kart eyyam kokuyordu.
Ama yine de Galatasaray'ın mevcut kadro yapısı ve oyuncu düzeniyle böyle bir riske girme lüksü yok bana kalırsa. Hele hele yıllardır Fener'in attığı şans gollerini izledikten sonra çıkartması çok güç durumlara düşebilirdik. Baros çıktıktan sonra bir kaza golünü çıkarabilmek imkansızdı Allah'dan başımıza gelmedi.
Aslında bu söylediklerimin hepsi laf-ı güzaf. Sonuçta Galatasaray (Fener'in de haketmesine rağmen) daha fazla haketti şampiyonluğu. Umarım federasyonun aldığı saçma kararlar ile Avrupa yolumuz kesilmez de tekrar ait olduğumuz yere geri geliriz.
Gelecek güzel günlere...
Gelecek güzel günlere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder