Zaman zaman bloga yazı yazmak yerine ben de derdimi Youtube'dan mı anlatsam diyorum. Fışşşt diye görüntü efekti, orda öyle olmadı burda böyle oldu diye yap tespitini 2 dakikada bitir. Neyse biz yine yazmaya devam edelim. Ama yazıyı bol resim ve görüntüyle süsleyip biraz video havası vermeye çalışacağım. Başlıyoruz...
Son dönemin en tartışma yaratan filmi Organize İşler 2: Sazan Sarmalı çıktı. Normalde 14 yıl aradan sonra yapılan bir devam filmi kendi başına bir tartışma konusudur ama yaratılan suni "patlamış mısır" tartışması filmin önüne geçti. Vizyon tarihi ilk açıklanandan 1-1,5 sonraya sarkıtılan film 1 Şubat tarihinde vizyona girdi. Ardından 15 gün geçmeden filmin hala vizyondayken Netflix'te de yayınlanacağı duyuruldu. Parasını peşin ödediğimiz Sinemia'daki 3 bilet hakkımızın bitmesine 5-6 gün kalsa da bu filmi yine de sinema yerine Netflix'te izlemeyi tercih ettik. Konu açılmışken (aslında açılmadı, bu filmden bahsediyorsak bi şekilde konu oraya gelecekti) şu "patlamış mısır" mevzusunda görüşümü söyleyeyim.
Bu konuda rakamsal analizleri, sektörün durumunu, dağıtımcıların film yapımcılarının pozisyonunu anlatan onlarca video Youtobe'da yerini aldı. Bu konuda izlediğim en iyi çalışma 2016 yılında yayınlanan ve sektörün ötekilerinin duruşunu gösteren coloured giraffes sayfasının hazırladığı Kapalı Gişe Only Blockbusters Left Alive HD isimli videodur. Tam 2 yıl sonrasına projeksiyon tutan bu video yaklaşmakta olanın habercisi olarak yerini almış, kıymeti bilinmemiş. Bizde ise gündem aynı amaç için çok da başka yerden patlak verdi. Özetle, popüler film yapımcıları , dağıtım (neredeyse) tekeline kazan kaldırdı. Bu piyasayı düzenlemek, bağımsız, düşük bütçeli, alternatif, protest ya da her nasıl isimlendiriliyorsa sinemaya alan açmak için değil , tüketiciyi eşek yerine koyulduğu için de değil, sadece patlamış mısırdan avanta almak üzerine bir kazan kaldırmaydı. Şüphesiz ki, film yapımcılarının haklı olduğu konu var, bilet fiyatına giydirilen patlamış mısır menüsü fiyatlarıyla; dağıtımcıyla ve gösterimciyle -ki bu iki taraf da büyük ölçüde aynı şirket- anlaşmasından hak ettiğini alamıyordu. Ancak burada öyle bir yerde konumlandılar ki, yaptıkları filmleri tüketen insanların haklarına saygı duymadan, onlarla sanki hiç ticari ve gönül ilişkisi kurmuyorlarmış gibi, tüketicinin sorunlarını hiçe sayarak kendi avantalarının peşine düştüler. Böyle olunca da sevenleri/hayranları tarafından destek görseler de bu tartışma ana eksende yapımcı-dağıtımcı kavgası oldu ve tüketici dışarda kalarak, olayın iç yüzünü öğrenip, iki tarafa da soğudu. Bu soğuma henüz istatistiklere yansımadı ama derinleşerek yaşadığımız ekonomik kriz ile hasılatlar da düşmeye başlayacaktır (Tabi senede 1 kere sinemaya Recep İvedik için giden kitle sayesinde Recep İvedik 6'dan yeni bir rekor bekliyorum). Tabi ki artık BKM, Cem Yılmaz Fikir Sanat vb. oluşumlar basit film şirketlerinden daha fazlası ve yüzlerce çalışanı olan dev endüstri kuruluşları. Ve haliyle bu şirketlerin başında bulunan Yılmaz Erdoğan, Necati Akpınar, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar gibi isimler de oyuncu oldukları kadar da şirket sahipleri. Sonuçta şirketlerinin ve çalışanlarının emeklerini, haklarını korumaları, bu dev şirketlerini döndürmeleri gerekli. Galiba artık onların birer patron olduklarını kabul etmemiz gerekiyor. Cem Yılmaz'ın 2008 gösterisinde yaptığı "bundan sonra bedava oynayağım" şakası pop-corn krizinde "Yeni Cem Yılmaz'lar çıkarmak" sözüne cevaben "gerekirse bedava gösteririz" çıkışının samimiyetsizliğine evrildi. 10 yıldır dilinde olan "bedava" lafıyla meselenin para olmadığı vurgusu yapılmaya çalışılsa da hala "bedava" olan bir işi yok. Bütün bunların finalinde yaygara koparılarak çıkarılan "Sinema yasası" ile avantalarını kopardılar ve sonuçta protesto ettikleri tekelin salonlarına çöreklenen bir Organize İşler 2: Sazan Sarmalı ile karşı karşıya kaldık. Bütün bu tartışmadan elimize kalan ise sinema yasası ile sansürün yasallaşması ve az önce sözüne ettiğim alternatif sinema yapımcılarının işlerinin daha da zorlaştığıdır. Şimdi de filmin yayın haklarının Netflix'e de satılmasıyla BKM tarafından gelen "mesele para değil" minvalinde ama meselenin ne olduğunu anlatmayan açıklama ve Sinema Göstericileri Derneği'nin açacağı para davası. Sanırım FFP ile endüstriyelleşen futbola olan direncimiz nasıl kafamıza vurula vurula kırılıyorsa endüstiyelleşen sinemaya olan direncimiz de daha uzun yıllar ağzımızda kekremsi bir tat oluşturacak.
Başlı başına bir yazı konusu olan uzun paragrafın ardından filme geri dönelim. Organize İşler filmi zamanında çok popüler olmuş, Erdoğan'ın Vizontele ile birlikte kült sayılacak filmidir. Ben bu listeye Vizontele Tuuba'yı hatta Neşeli Hayat'ı da eklerim. Defalarca açıp açıp tekrar izlediğim filmlerdir. BKM ekibi dediğimiz ve bir nefeste 10-12 kişi sayabildiğimiz kadronun tiyatro ve filmleri bir döneme damga vurdu desek yeridir. Neşeli Hayat ile yavaş yavaş kadro yenilendi, mutfaktan yetişenlerle film yapıldı. Kelebeğin Rüyası ve Ekşi Elmalar ise "BKM oyuncuları" mitinin dışına çıkan başarılı yapımlardı. Organize İşler 2: Sazan Sarmalı ise birinci filme göz kırpan, tanıdık yüzleri barındıran bir kadrosu olmuş. Yine de yeterli değil. Yılmaz Erdoğan sanki ortaya çıkıp "Devam filmi çekiyorum. Organize İşler 2. Oynayanlar elime mum diksin" demiş gibi. Tabi ki Demet Akbağ, Altan Erkekli, Özgü Namal'ın karakterleri birinci filme özgüydü. Bu filmde olmaları çok da beklenir bir şey değildi. Yine de Asım Noyan'ın çetesinin 3'de 2'si bu filmde yok. İz bırakan film/dizi yapımlarında sevilen karakterler acaba dizi hayatında nasıl yaşıyorlar diye merak ederim hep. Mesela Behzat Ç'de Harunla Eda evlendi mi? İkinci Bahar'da Hanım ile Ali Haydar'ın bebekleri şimdi ne yapıyor gibi. 14 yıl sonra devam filmi gelince ilk filmde iz bırakanların da hayatlarına dair küçük ipuçları arıyor insan ister istemez. Mesela Samet (Tolga Çevik) ne yaptı? Umut ile bir gelecekleri oldu mu? Asım'ın ekibinden ayrılanlar neden ayrıldı, şimdi neredeler? Yani özetle, Organize İşler 2 : Sazan Sarmalı Asım Noyan'ın devam filmi gibi olmuş. X Men filmlerinin arasına çekilen Volverine filmleri gibi düşünebilirsiniz. İlk filmin son sahnesinde Asım'ın dolandırıcılığı bırakacağına dair bir ihtimal vardı ancak Sazan Sarmalı'nın fragmanlarından bile anlıyoruz ki bırakmamış. Yine de birinci filmde meşhur fuhuş baskınından önce dişlerini araklayacağı Altın Diş'in dişlerini 14 yılda araklamayı becerememiş. İlk filmi güzelleştiren, detay karakterlerin devamı hakkında da bir bilgimiz yok. Bu da filmi devam filminden daha çok kendi başına bir film yapmış. Haliyle de bir devam filmi için beklentinin altında kaldığını söyleyebilirim. Kadroyla ilgili olarak şunu da ekleyeyim. Henüz izlemesem de ÇGHB2'nin fragmanlarında gördüğüm 1-2 oyuncunun da bu filmde rolü var. Mutfak'tan pişen yeni oyunculara da alan açılmış bu konuda.
Filmi kendi açısından ele alırsak, Asım Noyan'ın belini bu filmde Cem Yılmaz yerine Kıvanç Tatlıtuğ büküyor. Yine tamamen orijinal yazılmış bir karaktere çok iyi hayat vermiş Tatlıtuğ. Sazan sarmalı, Bulgar kızlara para kaptırma, telefonda savcı tarafından aranmak, tansiyon aletiyle araba çalmak gibi suç dünyasına ait güncellemeler de bilgi dağarcığımızı genişletiyor. Bol İstanbul çekimleri bence hiç problem değil. Haliç'te su üstündeki kovalamaca da çok iyi düşünülmüş, bana GTA Vice City'i hatırlattı.
Oyunu oynayanlar bu görevi hatırlayacaktır |
Arabayla kovalama sahneleri iyiydi fakat Asım Noyan zekasında birisine altındaki BMW ile dar sokaklara girerek Tofaş Şahin tarafından yakın kovalanmaya fırsat vermesini yakıştıramadım. İlk filmde Asım Noyan'ın kızını canlandıran Nazlı'yı Yılmaz Erdoğan'ın kızı Berfin Erdoğan canlandırmıştı. Bu filmde Nazlı'yı Bensu Soral canlandırmış ki ben hakikaten Berfin Erdoğan büyümüş de filmde yine aynı karakteri oynamış sandım.
Herhalde filmin en güzel sahnesi de Erdal Tosun'a selam çakılan sahneydi diyebilirim.
Ha bir de "para nerede-araba nerede"ye yapılan 1-2 gönderme de hoştu. İlk filmde fuhuş tezgahında Ercüment Bey ile İbrahim Bey inşaat işindeydiler ve Altın Diş'e Asım "Demirciyiz bu ara" diyordu. Bu filmde de "demircilik"i nasıl yaptıklarını görmüş olduk.
Ezgi Mola'nın kendine has bir havası var ve Demet Evgar ile birlikte "ne oynasa güzel oluyor" diyeceğim bir oyuncu. ilk filmdeki Silvio (Öner Erkan)'nun katalizör karakteri bu filmde Okan Çabalar'ın oynadığı Taklacı Ziya karakteriyle devam ettirilmiş. Okan Çabalar da başarılı oynamış. Taklacı Ziya ismi de bana Şener Şen'in meşhur Ziya karakterini anımsattı.
Gönderme demişken bundan bahsetmeden geçemeyeceğim. Dediğim gibi ilk filmi defalarca izlemişimdir. Youtube'da da BKM kanalı tarafından konulan pasajların arasında "Böbreğimi çalmışlar" sahnesi vardır. Bu sahnede ilk filmin oyuncu kadrosunda "çete üyesi" olarak geçen Ezgi Mola'nın Silvio (Öner Erkan) ile duygusal ilişkisi olduğu anlaşılıyor. Sazan Sarmalı'nda ise Ezgi Mola artık bir isim almış, Lerzan olmuş ve Asım Noyan'ın sevgilisi olmuş. Yani Asım Noyan, çete üyesi Silvio'nun sevgilisini elinden almış. Filmde bu Lerzan tarafından "zamanında abi dedim ama demiyorum artık" falan denilerek de belirtiliyor ki ilk filmde birkaç yerde "Asım Abi" olarak sesleniyordu.
Nil Karaibrahimgil için 1-2 cümle etmeden olmaz. İlk filmdeki efsane şarkıdan sonra bu filme de şarkı yazmış. Kadın kelimeleri filmin konusuyla raks ettirme konusunda gerçekten çok başarılı. İlk filmin konusuyla şarkı sözleri arasındaki bağlantının benzeri Bir Eylül Hikayesi filminde de vardı. Bu iki film şarkısı çok başarılı olmuştu. Sazan Sarmalı'nda da filmin hikayesine uyumlu sözleri olan bir şarkı hazırlamış ama -film beklentinin altında kaldığı içindir belki de- bende ilk filmdeki şarkının yarattığı etkiyi yaratmadı.
Özetle Organize İşler 2: Sazan Sarmalı bir devam filmi için hayal kırıklığı kendi başına ise hoş denilebilecek bir film olmuş. Yine de sektörün yaşadığı çekişmeler ve dedikodulardan tüketici olarak bize yansıyanlar ile buruk bir tattan öteye geçememiş. İlk filmde ağızlara dolanan onlarca replik olmasına rağmen bu filmde akılda kalıcı tek sahne yok. Yıllar sonra Organize İşler: Sazan Sarmalı için "hee pop-corn muhabbeti vardı" ve "Kıvanç Tatlıtuğ güzel oynamıştı" cümleleri haricinde pek bir şey geçmeyecek gibi. Yılmaz Erdoğan'ın yerinde olsam Tatlıtuğ'un oynadığı Sarı Saruhan karakterinin üzerine bir film yazıp bu filmi de geçiş filmin olarak hatırlanmasını sağlardım.
Film ve dizi sektörüyle ilgili beğenerek takip ettiğim iki kanalın filmlerle ilgili videolarını da aşağıya bırakıyorum.
Organize İşler (2019)
Yönetmen: Yılmaz Erdoğan
Senaryo: Yılmaz Erdoğan
Yapım: BKM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder