11 Ocak 2019 Cuma

Psiko Analist - John Katzenbach




"53. doğum günün kutlu olsun doktor.
Ölümünün ilk gününe hoş geldin"

Psikiyatr (ya da kitaptaki tabiriyle psikanalist) Dr. Frederick (Ricky) Starks'ın 53 yıldır süren rutin hayatı, 53. doğum gününde aldığı bir mektupla içinden çıkılmaz bir hal alır. Bu bir ölüm tehdididir ve Dr. Starks'ın iki seçeneği vardır: 15 gün içersinde mektubun yazarının kim olduğunu bulamazsa kendisini öldürmek zorundadır; aksi halde 52 akrabasından biri ölecektir. 

John Katzenbach müthiş kurgulanmış harika bir roman çıkarmış ortaya. Her ne kadar türü polisiye de olsa aptal 1-2 polis dışında hemen hemen hiçbir polis ya da polisiye mevzu geçmiyor kitapta. Buna rağmen cinayet, katil, kaçma-kovalama gibi olgular içerdiği için polisiye kategorisinde değerlendirilen bir kitap. Tabi polisiye türünün olmazsa olmazı kurgu çok iyi. Ana karakterimiz Dr. Starks'ın merkezde olduğu romanda sadece onun bildiği kadar biliyor, onun gördüğü kadar görüyor ve onun hissettiklerini hissediyorsunuz. Kitabın ilk sayfasından itibaren olay örgüsü başlıyor ve adeta otomatik dozajlama makinesiyle arttırılan adrenalin yükselmesine maruz kalıyorsunuz. Bu adrenalin ve baskının yükselmesiyle bir psikanalist olan Dr. Starks'ın ruhsal ve kişisel bozukluklarına an be an tanıklık ediyorsunuz. Sadece mesleki kariyerine odaklı silik bir tip olan Dr. Starks'ın kendini bu durumdan kurtarması gereken adımları atamaması ve içine düştüğü ruhsal bunalım okuyucuya sinir harbi olarak geri dönüyor. 3 ana bölümden oluştuğunu söyleyebileceğim (yıkım, diriliş, intikam) kitabın yıkım bölümünde Dr. Starks'ın çaresizliği sizi de çaresizliğe sevk ediyor. 


Yukarıda da bahsettiğim gibi kitabın kurgusu çok iyi. Netflix yakın zamanda kitabı diziye uyarlar diye düşünmeden edemiyorum. Gerçekten de okurken IMDB'de 8 üzeri puan alan bir Hollywood dizisi izliyormuş hissine kapılacaksınız. "Yıkım" bölümü birinci, "diriliş" ve "intikam" da ikinci sezon şeklinde çekilirse büyük bir hayran kitlesine ulaşacağını tahmin ettiğim bir dizi. Özellikle "Yıkım" bölümünde olası ikili üçlü blöfleri çözmeye çalışmak gerginliği yukarı taşıyacaktır. İkinci sezonda ise olası "açığa düşme" hissi yine gerginliği belli bir seviyede tutmayı sağlıyor. 


Peki kitaba kusursuz diyebilir miyiz? Tabi ki hayır. Özellikle halk takımından insanların, hatta göçmenlerin uzun edebi ve felsefik cümleler kurabiliyor olması fazla kurgusal. Adeta yazar, psikolojiyle ilgili felsefik düşüncelerini bu diyalogların içine saklamış ki bu da doğallığı öldürüyor. Ayrıca kitapta zaman mevhumu net değil. Kitaptaki tarihlerle hesap yaptığınızda basım yılı olan 2010 bulunamıyor. Yine de 2010'da geçtiğini varsaydığımızda ise teknolojik tek gelişmenin bilgisayar ve internet olduğunu buna rağmen akıllı telefonların -ki kullanılabilecek onlarca sahne var- bahsinin geçmiyor oluşu eksiklik olarak gözüme çarptı. Çeviri ile ilgili de bazı olmamışlıklar var gibi hissediliyor ancak orijinalini okumadan bu konuda yorum yapmak doğru olmaz. Tabi bütün psikolojik çıkarımların da tıbbi doğruluğunun teyit edilmesi lazım. 2010 yılında yazılmış bir kitap olduğu için tıp dünyasından kitabın yorumlarını bulmak da kolay değil. Fakat Katzenbach'ın benzer tarzda romanlar yazdığını düşünürsek, yazdıklarının gerçek payı olduğunu da kabul edebiliriz. Yine de kendi adıma Katzenbach birden fazla şansı hak ediyor diye düşünüyorum.


2016 Tüyap Kitap Fuarı'nda ziyaret etmiştim Koridor Yayıncılık'ı ve orada çalışanların tavsiyesiyle almıştım kitabı. Kendi tarzlarını oluşturmaları ve özgün kitap kapaklarıyla gözü kapalı güven duyabileceğim bir yayınevi oldu kendi adıma. Kaybedenler Kulübü'nde 6.45 yayınevinin hayran kitlesi olmasını anlamlandıramamıştım ancak bir yayınevine bağlılığın ne demek olduğu yavaş yavaş bende anlam buluyor.


Not:Kitabın basım yılı Koridor Yayıncılık ile Türkiye'de 2010 olsa da orijinal eserin basım yılı 2002 olduğunu buldum. Yani kitabı okumaya karar verdiğinizde 2002 yılını baz alarak okumanızı öneriririm. Zaman kurgusu genel kurgunun içinde çok küçük bir parça zaten. Bu  bilgi de yukarıda eleştirdiğim cep telefonu-akıllı telefon gelişimi hakkında bilgi veriyor. Şöyle bir düşünürsek 2002 yılında, ben 12 yaşımdayken, Ericsson T10 (Google'a sormadan yazamadım) kullanıyordum. 2010'da ise Blackberry ve Iphone'lardan bahsediyorduk. Bu gelişim hızı gerçekten sıradışı.

Psiko Analist (The Analist) - John Katzenbach
Çeviri: İpek İbik
Koridor Yayıncılık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder